Romanın odağında, Paris'teki görkemli bir apartman yer alır. Dışarıdan bakıldığında düzenli, saygın, ahlaklı bir yaşamın sürdüğü bu binada, aslında her dairede farklı bir ikiyüzlülük, tutarsızlık ve ahlaki çürüme barınmaktadır. Zola, apartmanı neredeyse yaşayan bir varlık gibi ele alır; içinde dönen entrikalarla toplumu anlatır.
Roman, genç ve yakışıklı Octave Mouret’nin bu apartmana taşınmasıyla başlar. Octave taşradan gelmiş, hırslı bir adamdır. Kadınlar üzerinde etkili olmayı, sosyal çevrelerde yükselmeyi amaçlar. O geldiğinde, apartmandaki ailelerin düzeni zaten karmaşıktır ama onun varlığıyla bu düzenin ne kadar yüzeysel ve çürük olduğu daha da görünür hale gelir.
Octave, apartmandaki çeşitli kadınlarla flört eder, bazen onları ayartır, bazen sadece onların ilgisini kullanır. Ama bunlar sıradan romantik ilişkiler değil; her biri, kadınların sıkışmışlıklarını, toplum baskılarını ve kişisel hüsranlarını ortaya çıkarır.
Apartmanda yaşayanlar, görünüşte uyumlu, ahlaklı ve örnek kişilerdir. Ancak her dairede farklı bir sahtekârlık, çifte hayat yaşanır:
Bu insanlar birbirlerinin sırlarını bilir, dedikodu yapar ama açık yüzleşmeden kaçınırlar. Apartman bir anlamda “ahlaki çürümüşlüğün saklandığı vitrinli bir mezar” gibidir.
Zola bu romanında burjuvazinin ikiyüzlülüğünü tüm çıplaklığıyla ortaya serer. Dışarıya gösterilen süslü, temiz yüzün arkasında, bastırılmış arzular, zoraki evlilikler, statü savaşları ve her fırsatta çıkarcılık vardır.
Kadınlar üzerindeki sosyal baskılar dikkat çekicidir. Evlenmeleri, iyi eş bulmaları, toplumda “doğru” şekilde konumlanmaları için üzerlerinde büyük bir baskı vardır. Erkekler ise sadakatsizliği ve ikiyüzlülüğü sistemin doğal parçası gibi yaşarlar.
Zola, bu yapının doğal sonucu olarak genç ve enerjik Octave’ın bile bir noktadan sonra sistemin parçası haline geldiğini gösterir. O da çıkar ilişkileri kurar, insanları kullanır, duyguları araçsallaştırır. Değişim getirmesi beklenen kişi, sistemin içine çekilir.
“Apartman”, Emile Zola’nın doğalcı gözlem yeteneğinin güçlü bir örneğidir. Paris burjuvazisinin, düzenli görünümlerinin altında ne kadar bozulmuş bir hayat yaşadığını sergiler. Apartman, bir bakıma küçük bir toplum maketi gibidir; her katı, her ilişkisi toplumsal bir katmanı temsil eder.
Roman, yüzeyde sakin ama içeride kaynayan bir tencere gibidir — bu yüzden orijinal adı da “Pot-Bouille”, yani “ortak tencere”dir. Zola, bu tencerenin kapağını kaldırır ve okura “Bakın, buradaki insanlar aslında böyle yaşıyor” der.
0
Hiç oy kullanılmadı
Dosyayı İndirmek İçin Robot Olmadığınızı Doğrulayın
Doruk Yayınları tarafından yayımlanan "Japon Masalları", Japon kültürünün zengin ve derinlikli dünyasını yansıtan seçkin masallardan oluşan bir derlemedir....
5.0
Anton Çehov'un Köylüler adlı eseri, yazarın insan doğasını derinlemesine incelediği, toplumun farklı katmanlarındaki insanları tanımamıza yardımcı olan bir...
5.0
Can Dündar’ın Sarı Zeybek adlı kitabı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının son 300 gününü anlatan bir...
5.0
Clifford D. Simak’ın Kent (City) adlı eseri, insanlığın yok oluşu ve köpeklerin medeniyeti devralışı üzerine kurulu...
5.0
Clifford T. Morgan’ın Psikolojiye Giriş kitabı, psikolojinin temel kavramlarını akademik bir çerçevede sunan önemli kaynaklardan biridir....
5.0
19. yüzyılın ortalarında denizlerde garip bir yaratık söylentisi yayılır. Gemi kaptanları, suda çok hızlı...
5.0
Cemal Süreya’nın "99 Yüz" adlı eseri, klasik bir roman ya da öykü kitabı değildir. Bu eser, Türk edebiyatı...
5.0
Jack London’ın Beyaz Diş (White Fang) adlı romanı, vahşi doğada hayatta kalma mücadelesini ve insanla hayvan arasındaki ilişkiyi...
5.0
Peyami Safa’nın Sözde Kızlar romanı, dönemin toplumsal dönüşümlerini, gençlik ve ahlaki ikilemleri keskin bir gözle inceler. Bu yazıda...
5.0
Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri olan Peyami Safa, özellikle psikolojik derinliği ve insan ruhunu çözümlemedeki ustalığıyla tanınır....
5.0
George Orwell’in 1949’da yayımlanan 1984 adlı distopik romanı, totaliter bir rejimin toplum üzerindeki baskı ve kontrolünü konu alır....
5.0
Madde 22 (Catch-22), Joseph Heller’in 1961 yılında yayımlanan ve modern Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen bir...
5.0
José Saramago'nun "Körlük" (Ensaio sobre a Cegueira, 1995) adlı romanı, insani değerlerin, toplumsal düzenin ve ahlaki çöküşün sınandığı...
5.0
Salman Rushdie’nin "Geceyarısı Çocukları" (Midnight's Children), Hindistan’ın bağımsızlık süreci ve sonrasındaki toplumsal ve siyasi değişimleri, büyülü gerçekçilik unsurlarıyla...
5.0
Franz Kafka'nın "Hayvan Öyküleri" (bazı kaynaklarda "Hayvan Masalları" olarak da geçer), Kafka’nın eserlerinden derlenen ve hayvanların başkahraman olduğu...
5.0
Size daha iyi deneyim sunmak için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerimiz hakkında Çerez Politikası sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.