“Beyaz Kale”, 17. yüzyıl Osmanlısında geçen ama tarihsel gerçeklikten çok benlik ve ötekilik, bilgi ve iktidar ilişkilerini sorgulayan bir roman. Orhan Pamuk, bu romanda Doğu ile Batı'nın aynadaki yansımaları gibi görünen iki karakter üzerinden kimliklerin nasıl birbirine karışabileceğini ve bireyin kendine yabancılaşabileceğini işler.
Roman, anlatıcının (Venedikli bir bilim adamı), bir Osmanlı gemisi tarafından Akdeniz’de esir alınmasıyla başlar. Anlatıcı İstanbul’a getirilir ve köle olarak satılır. Tıbbi bilgisi, astronomiye ilgisi ve zekâsı sayesinde idam edilmez; Hoca adında bir Osmanlı aydınına verilir.
İlginç olan şu ki: Hoca, anlatıcıya fiziksel olarak tıpatıp benzemektedir. Bu benzerlik sadece dış görünüşte kalmaz; zamanla düşünce ve davranışlara da sirayet eder.
Hoca, anlatıcının Batılı bilimsel bilgilerini öğrenmek ister. Onu öğretmen ve danışman olarak kullanır. Aylar ve yıllar geçtikçe, aralarında garip bir bilgi ve güç ilişkisi doğar. Birbirlerine hem muhtaç hem rakip olurlar.
Hoca, Batılı bilimsel yöntemlerle doğuyu geliştirmek ister ama sürekli çelişkilere düşer. Kendi kimliğini sorgulamaya başlar:
“Ben neden senin gibi değilim?”
Bir yandan Batı’nın bilgisini taklit eder, bir yandan Doğu’nun geleneksel yapısına sıkı sıkıya bağlı kalır.
İkili, zamanla sarayda bilim danışmanları haline gelir. Özellikle bir savaşta kullanılmak üzere dev bir silah – “Beyaz Kale” – projesi geliştirmeye başlarlar. Bu kale, fiziksel bir yapıdan çok, metaforik olarak benliklerini içine hapsedecek bir mekân gibi anlatılır.
Silah başarısız olur, savaş kaybedilir. Bu olay, Hoca’nın saraydaki itibarını zedeler. Anlatıcı ise hâlâ gözde bir figürdür.
Romanın en çarpıcı ve düşündürücü yönü, anlatıcı ile Hoca’nın zamanla kimliklerinin karışmasıdır. Artık kim kimdir belli değildir. Hoca, bir gece ortadan kaybolur.
Romanın son bölümünde, anlatıcı sanki Hoca’nın yerine geçmiştir. Evlenir, Osmanlı’da yaşar, çocuk sahibi olur. Hoca’nın gittiği yer ise bilinmez. Belki de İtalya’ya, anlatıcının hayatını yaşamaya gitmiştir...
Roman, kimliğin sabit değil, inşa edilen ve değişebilen bir yapı olduğunu gösterir. İki adam arasındaki fiziksel benzerlik, zamanla zihinsel ve davranışsal benzerliğe dönüşür. Böylece “ben” ile “öteki” arasındaki çizgi silinir.
Pamuk bu romanla şu soruları sorar:
| Tema | |
| Kimlik | Roman, benliğin değişebilirliğini işler. Hoca ve esir, zamanla birbirine dönüşür. |
| Doğu-Batı İkilemi | Osmanlı ile Venedik karşı karşıya getirilir, ama mutlak farklar yerini aynalığa bırakır. |
| Bilgi ve İktidar | Bilgi sahibi olmak, mutlak iktidar anlamına gelmez. Bilginin yönü, sonucu belirler. |
| Postmodern Unsurlar | Gerçeklik ile kurgu karışır. Anlatıcı güvenilmezdir. Yazar araya girmez. |
“Beyaz Kale”, tarihi bir macera gibi başlasa da, esas olarak felsefi ve kimliksel bir metindir. Orhan Pamuk burada, Doğu ile Batı’nın çatışmasından çok, birbirine nasıl dönüşebileceğini, iç içe geçebileceğini ve insan benliğinin aslında ne kadar kırılgan olduğunu anlatır.
Yüzeyde bir tutsaklık, altta ise bir zihinsel iktidar savaşı izleriz.
4.5
2 kere oylandı
Dosyayı İndirmek İçin Robot Olmadığınızı Doğrulayın
Doruk Yayınları tarafından yayımlanan "Japon Masalları", Japon kültürünün zengin ve derinlikli dünyasını yansıtan seçkin masallardan oluşan bir derlemedir....
5.0
Anton Çehov'un Köylüler adlı eseri, yazarın insan doğasını derinlemesine incelediği, toplumun farklı katmanlarındaki insanları tanımamıza yardımcı olan bir...
5.0
Can Dündar’ın Sarı Zeybek adlı kitabı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının son 300 gününü anlatan bir...
5.0
Clifford D. Simak’ın Kent (City) adlı eseri, insanlığın yok oluşu ve köpeklerin medeniyeti devralışı üzerine kurulu...
5.0
Clifford T. Morgan’ın Psikolojiye Giriş kitabı, psikolojinin temel kavramlarını akademik bir çerçevede sunan önemli kaynaklardan biridir....
5.0
19. yüzyılın ortalarında denizlerde garip bir yaratık söylentisi yayılır. Gemi kaptanları, suda çok hızlı...
5.0
Cemal Süreya’nın "99 Yüz" adlı eseri, klasik bir roman ya da öykü kitabı değildir. Bu eser, Türk edebiyatı...
5.0
Jack London’ın Beyaz Diş (White Fang) adlı romanı, vahşi doğada hayatta kalma mücadelesini ve insanla hayvan arasındaki ilişkiyi...
5.0
Peyami Safa’nın Sözde Kızlar romanı, dönemin toplumsal dönüşümlerini, gençlik ve ahlaki ikilemleri keskin bir gözle inceler. Bu yazıda...
5.0
Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri olan Peyami Safa, özellikle psikolojik derinliği ve insan ruhunu çözümlemedeki ustalığıyla tanınır....
5.0
George Orwell’in 1949’da yayımlanan 1984 adlı distopik romanı, totaliter bir rejimin toplum üzerindeki baskı ve kontrolünü konu alır....
5.0
Madde 22 (Catch-22), Joseph Heller’in 1961 yılında yayımlanan ve modern Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen bir...
5.0
José Saramago'nun "Körlük" (Ensaio sobre a Cegueira, 1995) adlı romanı, insani değerlerin, toplumsal düzenin ve ahlaki çöküşün sınandığı...
5.0
Salman Rushdie’nin "Geceyarısı Çocukları" (Midnight's Children), Hindistan’ın bağımsızlık süreci ve sonrasındaki toplumsal ve siyasi değişimleri, büyülü gerçekçilik unsurlarıyla...
5.0
Franz Kafka'nın "Hayvan Öyküleri" (bazı kaynaklarda "Hayvan Masalları" olarak da geçer), Kafka’nın eserlerinden derlenen ve hayvanların başkahraman olduğu...
5.0
Size daha iyi deneyim sunmak için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerimiz hakkında Çerez Politikası sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.