Stephen King’in Kara Kule serisinin üçüncü kitabı Çorak Topraklar (The Waste Lands), ka-tet’in gerçek yolculuğuna geçiş yaptığı; paralel evren kapılarının, Lud şehrinin, Blaine the Mono’nun ve Jake–Roland paradoksunun merkezde olduğu, mitolojiyle pop-kültürü harmanlayan karmaşık bir roman. Bu yazıda olay örgüsünü detaylıca anlattım, karakter ve tema analizleri yaptım ve metin içinde güvenilir kaynaklar gösterdim.
Çorak Topraklar, Kara Kule serisinin üçüncü halkasıdır; ilk iki kitapta tohumları atılan mitos bu kitapta somutlaşır: Roland artık yalnız bir memur değil, yanında bir ka-tet (kader ortaklığı) vardır ve “Kule”e doğru gerçek ilerleme bu ciltte başlar. Kitabın başlığı ve bölümlerin isimleri T. S. Eliot’ın The Waste Land şiirine göndermeler taşır; King burada modernist bir geleneği fantastik mitosuyla kaynaştırır.
The Drawing of the Three sonrasından beş hafta geçer; Roland, Susannah ve Eddie Beam (Işın) yolu üzerinde ilerlerken Roland’ın aklında bölünmeler belirir: bir an Jake’i dağda düşürmüş gibi hatırlar, bir an hiç karşılaşmamış gibi anılar vardır. Bunun nedeni, Roland’ın geçmişte 1977 New York’ta Jack Mort’un elinden kurtardığı Jake yüzünden oluşmuş bir paradokstur; Jake’in ölmemesi Mid-World’da görülmesi gereken sonucu değiştirmiştir. Bu zihinsel çatışma kitabın ilk büyük akışıdır ve Roland’ın gerçekleri onarma (veya kabul etme) yollarından biridir.
Eddie, Roland’ın ağzından Walter O’Dim’in çenesinden kalma çene kemiğini yakma ritüelini izler; anlatıda “anahtar” (key) motifleri devreye girer. Jake, kendi dünyasında (1977 New York) zihinsel bölünmeler yaşarken bir anahtar bulur ve Dutch Hill’deki hayalet evde açtığı kapı aracılığıyla Mid-World’a (Roland’ın evrenine) geçer. Bu geçiş sekansı hem gerilimli hem de mitik; aynı zamanda kitapta paralel evren/çapraz kurgu temasının en güçlü örneklerinden biridir.
Ka-tet, kısa süre sonra Jake’e bir “oyuncu hayvan” — Oy — ile tanışır. Oy, billy-bumbler adı verilen, rakun-köpek karışımı, konuşma yeteneğine sahip ve sıra dışı zekâsı olan bir hayvan türüdür; Jake ile arası hemen iyi olur ve Oy, ka-tet’in ayrılmaz bir üyesi hâline gelir. Oy’un katılımı, hem duygusal bağları güçlendirir hem de ilerideki görevlerde pratik çözümler sunar.
Beam boyunca ilerleyen ekip Lud adlı eski teknoloji şehrine ulaşır. Lud, bir zamanların yüksek teknolojisiyle inşa edilmiş, ancak uzun savaşlar ve çöküş sonucu parçalanmış bir yerdir; iki ana grup—“Pubes” ve “Grays”—arasında şiddet devam eder. Jake, kasabanın karanlık çetelerinden Gasher tarafından kaçırılır; Roland ve Oy, şehir labirentlerinde, kanallarında ve çatıları altında onu arayıp kurtarmak zorundadır. Bu bölüm şehir betimlemeleri, sığ ve yozlaşmış “medeni” sosyal yapılar ile kaos atmosferinin güçlü bir bileşimi olarak okunabilir.
Lud’un terk edilmiş istasyonunda ka-tet, Blaine the Mono adlı ileri AI-lı monoray (tek raylı hızlı tren) ile karşılaşır. Blaine’in zihni yıllar içinde bozulmuş, nüktedan ama dengesiz bir zekâya dönüşmüştür; Lud’tan kaçış için ka-tet’in bu trenle Topeka’ya gitmesi gerekir. Blaine, katılımcıları riddle (bilmece) yarışına zorlar ve yenildikleri takdirde trenin içinde (ve/veya Topeka’ya varmadan) kendini raydan çıkaracağını ve hepsini öldüreceğini ilan eder. Bu bölüm, trenin kişiliği, riddle kısmı ve Blaine’in intihar eğilimi ile modern teknoloji-deliliği alegorik biçimde birleştirir.
Blaine’le yapılan yarış sonrası ka-tet, “Çorak Topraklar” denilen geniş, mutasyona uğramış, radyoaktif (veya benzeri) kır bölgesinden geçer; bu alan geçmişteki bir yıkımın, teknolojik savaşın veya kozmik bir felaketin izlerini taşır. Kitap boyunca hem Mid-World’un fizikî yıkıntıları hem de evrenler arası diğer kırılma noktaları (Beams, Portals, Guardians) hakkında daha çok bilgi verilir; “kule”ün metafiziği genişler.
Roland artık tek başına takıntılı bir arayıcı değil; ka-tet’iyle birlikte hareket eder ama bu onun vazgeçilemez amacını yumuşatmaz. Roland’ın fedakârlık, görev ve “ka” (kader) algısı, bu kitapta defalarca sınanır: paradoksları çözme, yakınlarını kaybetme riski ve insan olmanın maliyeti… Roland’ın katı disiplini ile duygusal açmazları okuyucu için serinin etik çekirdeğini oluşturur.
Eddie, şehirli, küfürlü, bağımlılıkla mücadele eden ama zekâsı sayesinde hayatta kalabilen bir karakterdir. Çorak Topraklar’ta Eddie’nin keskin dili, pratik zekâsı ve zaman zaman gösterdiği duygusal kırılganlık, onun “kurtuluş” hikâyesinin çekirdek taşlarıdır. Kitap boyunca Eddie’nin görev anlayışı ve sadakati güçlenir.
Susannah’ın içindeki bölünmüşlük (Odetta vs. Detta) henüz tam olarak çözülmemiş olsa da bu kitap, kimlik parçalanması, travma ve toplumun kadına bakışı gibi temalara vurgu yapar. Susannah’ın (bazen iki farklı kişilik olarak algılanan) karakterinin seğiren parçaları, ilerleyen kitaplarda bütünleşmeye doğru bir yol çizer.
Jake, “çocuğun masumiyeti” ile Roland’ın takıntısı arasındaki köprü olur; Oy ise hem duygusal yumuşatıcı hem pratik yardımcıdır. Jake’in kurtarılması ve onun ka-tet içindeki yeri, serinin insanî altyapısını güçlendirir.
Çorak Topraklar önceki iki kitaba göre daha hareketli, epik ve alegorik bir ton taşır. King mitleri, pop referanslarını, gotik öğeleri ve bilimkurgu motiflerini birbirine karıştırır; anlatım zaman zaman epizodik, zaman zaman şiirsel ve yoğun imgeseldir. Bu cilt, seriyi “tek bir efsaneye” bağlama stratejisinin önemli bir adımıdır. Eleştirmenler de zaten bu kitabı serinin dönüm noktası sayar; arayış mitosunun geniş bir evrene yayılması burada hızlanır.
Çorak Topraklar, Kara Kule mitosunun “harekete geçtiği” ve karakterlerin kaderlerini fiilen omuzladığı cilttir. Jake’in dönüşü, Oy’un katılımı, Lud’un çöküşü ve Blaine’in deliliği; hepsi birlikte King’in büyük masalına hem aksiyon hem de düşünsel ağırlık katar. Eğer seriye başlıyorsanız veya devam ediyorsanız bu ciltteki olaylar sonraki kitapları okumak için zorunlu bir merdiven taşıdır.
0
Hiç oy kullanılmadı
Dosyayı İndirmek İçin Robot Olmadığınızı Doğrulayın
"Değirmenimden Mektuplar", Fransız yazar Alphonse Daudet tarafından yazılmış, doğa, köy...
5.0
“Beyaz Kale”, 17. yüzyıl Osmanlısında geçen ama tarihsel gerçeklikten çok benlik ve ötekilik, bilgi ve iktidar...
5.0
Cemal Süreya’nın "99 Yüz" adlı eseri, klasik bir roman ya da öykü kitabı değildir. Bu eser, Türk edebiyatı...
5.0
"Bye Bye Türkçe", Türk bilim insanı ve düşünür Oktay Sinanoğlu’nun, Türkçe’nin eğitimden, bilimden ve toplumsal hayattan bilinçli bir...
5.0
Clifford D. Simak’ın Kent (City) adlı eseri, insanlığın yok oluşu ve köpeklerin medeniyeti devralışı üzerine kurulu...
5.0
Doruk Yayınları tarafından yayımlanan "Japon Masalları", Japon kültürünün zengin ve derinlikli dünyasını yansıtan seçkin masallardan oluşan bir derlemedir....
5.0
Ayrı Yol (L'Immoraliste), Fransız yazar Andre Gide’in 1902’de yayımlanan, bireyin kendi doğasını ve arzularını keşfetme yolculuğunu irdeleyen etkileyici...
5.0
Alejandro Zambra'nın "Ağaçların Özel Hayatı" (İspanyolca: La vida privada de los árboles), kısa ama derin anlamlar içeren bir...
5.0
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur adlı eseri, Türk edebiyatının en önemli psikolojik ve felsefi romanlarından biridir. Roman, bireylerin iç...
5.0
Alev Alatlı’nın “Batıya Yön Veren Metinler: Cilt 3 Aydınlanma / Burjuvazi Yüzyılı / Bilim Çağının Zaferi” adlı kitabı,...
5.0
Ahmet Ümit’in "Sis ve Gece" adlı romanı, Türk edebiyatının önemli polisiye eserlerinden biri olarak öne çıkar. Roman, siyasi...
5.0
Ahmet Altan’ın "Karanlıkta Sabah Kuşları" adlı kitabı, farklı insan hikayeleri üzerinden toplumsal ve bireysel çatışmaları ele alır. Roman,...
5.0
"Savcı Bey" Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun yazdığı bir tarihî macera romanıdır. Roman, 13. yüzyıl Anadolu’sunda geçen olayları ele alır...
5.0
"Mozart", Türk yazar ve müzikolog Aydın Büke tarafından kaleme alınmış, Wolfgang Amadeus Mozart'ın yaşamını ve eserlerini kapsamlı bir...
5.0
Allyn Freeman tarafından...
5.0
Size daha iyi deneyim sunmak için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerimiz hakkında Çerez Politikası sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.