"Tanrılar ve Köpekler", Jack London’ın sert doğa koşulları, hayatta kalma mücadelesi ve insan-hayvan ilişkileri üzerine yazdığı etkileyici bir kısa hikâyedir. Hikâyede, bir adam ve onun köpeği arasındaki derin nefrete dayalı bağ anlatılır. Hikâyenin ana karakteri olan köpek Bâtard, doğaya, sahibine ve her şeye karşı öfke dolu, sert bir karakterdir. Sahibi Black Leclère ise aynı derecede acımasız bir adamdır.
Bu öykü, sevginin değil, nefretin eğitici ve şekillendirici bir güç olarak nasıl var olabileceğini sorgular.
Jack London hikâyeye “Bâtard kötüydü, Leclère de kötüydü. Aralarındaki ilişki nefretten doğmuştu” diyerek başlar. Bu cümle, tüm hikâyenin temelini oluşturur.
Bâtard, vahşi doğada doğmuş, annesi kurt olan bir melezdir. Sahibine karşı hiçbir zaman sevgi ya da sadakat duymaz. Ona göre Leclère, sadece korkulması gereken bir güçtür. Leclère ise köpeğine hâkim olmak için sürekli döver, zincire vurur, cezalandırır.
Sevgi yoktur – sadece tahakküm ve kin.
Bâtard diğer köpeklerden farklıdır. Sessizdir, asla kuyruk sallamaz, oyun oynamaz. İçinde büyüyen şiddet ve intikam duygusu, onu hem insanlara hem de hayvanlara tehlikeli hale getirir. İnsanlar Bâtard’dan korkar. Onun bir gün Leclère’i öldüreceğine inanırlar.
Leclère, Bâtard’ı kontrol edemese de onu bırakmaz. Aralarında giderek büyüyen bir çatışma vardır. Leclère, içten içe bu mücadeleden zevk alır. Köpeği tam anlamıyla kırmak, onu boyun eğdirmek ister.
Ama ne kadar ceza verirse versin, Bâtard boyun eğmez. İçindeki vahşet artar.
Sonunda Leclère sarhoş bir haldeyken, Bâtard zincirini koparır. Adamla yüzleşir. O an gelmiştir. Aralarındaki tüm kin, sessizce bir hesaplaşmaya dönüşür.
Bâtard, Leclère’i öldürür. Ama hemen ardından insanlar gelir ve Bâtard’ı da vururlar.
İkisi de ölür. Birbirine düşman olan bu iki varlık, aynı kinle, aynı yalnızlıkla yok olur.
Jack London bu öyküsünde, hayvanları idealize etmez. Bâtard, yazarın daha çok bilinen köpek karakteri Buck’ın (Vahşetin Çağrısı) tersidir: merhametsiz, sevgisiz, intikamcı bir figürdür.
Aynı şekilde, insanlar da doğadan üstün değildir. Leclère, sözde akıllı tür olan insanın acımasız ve zalim bir temsilcisidir.
“Tanrılar ve Köpekler”, Jack London’ın klasik doğa hikâyelerinden farklı olarak, karanlık ve karamsar bir ruh hali taşır. İnsanla hayvan arasındaki ilişkinin ne kadar yozlaşabileceğini ve sevgi yerine nefretle kurulan bir bağın kaçınılmaz sonunu çarpıcı bir dille ortaya koyar.
Bu kısa hikâye, Jack London’ın doğaya, güce, içgüdülere ve insanın hayvani tarafına dair felsefesini derinlemesine yansıtır.
İstersen bu hikâyenin ruhuna benzer olarak şu eserleri de önerebilirim:
0
Hiç oy kullanılmadı
Dosyayı İndirmek İçin Robot Olmadığınızı Doğrulayın
Peyami Safa’nın Sözde Kızlar romanı, dönemin toplumsal dönüşümlerini, gençlik ve ahlaki ikilemleri keskin bir gözle inceler. Bu yazıda...
5.0
Doruk Yayınları tarafından yayımlanan "Japon Masalları", Japon kültürünün zengin ve derinlikli dünyasını yansıtan seçkin masallardan oluşan bir derlemedir....
5.0
Anton Çehov'un Köylüler adlı eseri, yazarın insan doğasını derinlemesine incelediği, toplumun farklı katmanlarındaki insanları tanımamıza yardımcı olan bir...
5.0
Can Dündar’ın Sarı Zeybek adlı kitabı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının son 300 gününü anlatan bir...
5.0
Clifford D. Simak’ın Kent (City) adlı eseri, insanlığın yok oluşu ve köpeklerin medeniyeti devralışı üzerine kurulu...
5.0
Clifford T. Morgan’ın Psikolojiye Giriş kitabı, psikolojinin temel kavramlarını akademik bir çerçevede sunan önemli kaynaklardan biridir....
5.0
Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri olan Peyami Safa, özellikle psikolojik derinliği ve insan ruhunu çözümlemedeki ustalığıyla tanınır....
5.0
Jack London’ın Beyaz Diş (White Fang) adlı romanı, vahşi doğada hayatta kalma mücadelesini ve insanla hayvan arasındaki ilişkiyi...
5.0
19. yüzyılın ortalarında denizlerde garip bir yaratık söylentisi yayılır. Gemi kaptanları, suda çok hızlı...
5.0
Cemal Süreya’nın "99 Yüz" adlı eseri, klasik bir roman ya da öykü kitabı değildir. Bu eser, Türk edebiyatı...
5.0
Hançer Yolu, Robert Jordan’ın Zaman Çarkı serisinin sekizinci kitabıdır ve epik bir fantezi dünyasında geçen, kahramanların kaderlerini şekillendiren...
5.0
Madde 22 (Catch-22), Joseph Heller’in 1961 yılında yayımlanan ve modern Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen bir...
5.0
José Saramago'nun "Körlük" (Ensaio sobre a Cegueira, 1995) adlı romanı, insani değerlerin, toplumsal düzenin ve ahlaki çöküşün sınandığı...
5.0
Salman Rushdie’nin "Geceyarısı Çocukları" (Midnight's Children), Hindistan’ın bağımsızlık süreci ve sonrasındaki toplumsal ve siyasi değişimleri, büyülü gerçekçilik unsurlarıyla...
5.0
Franz Kafka'nın "Hayvan Öyküleri" (bazı kaynaklarda "Hayvan Masalları" olarak da geçer), Kafka’nın eserlerinden derlenen ve hayvanların başkahraman olduğu...
5.0
Size daha iyi deneyim sunmak için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerimiz hakkında Çerez Politikası sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.